Yaygın anksiyete bozukluğu, bireylerin görünen bilinen bir sebep yok iken devamlı olarak endişeli olması olarak tanımlanabilir. Birey sürekli kötü şeylerin başına geleceği beklentisi içerisinde olur ve her olayı kötüye yorar. Bu kaygı durumu olumsuz bir durum karşısında her insanın duyduğu kaygı, korku, endişe duygularından farklıdır. Yaygın anksiyetesi olan insanların duyduğu kaygı aşırı derecelerdedir ve esasen kaygı duyulması için bir neden yoktur. Bu bağlamda bu rahatsızlığa sahip olanlar yaşamsal faaliyetlerini yerine getirirken büyük bir sorunla karşı karşıya kalmaktadır.
Yaygın anksiyete bozukluğu olan bireylerin kaygılandıkları konular genellikle sağlık, aile ve bazı durumlarda maddi konularla alakalıdır. Örneğin bazı durumlarda bireyler sürekli aile yakınlarından birinin hastalanacağını veya öleceğini düşünerek büyük bir endişe içinde yaşarlar. Bu durum kimi zaman içinden çıkılmaz bir hal almakta ve bireyleri her anlamda etkilemektedir. Özellikle bu şekilde meydana çıkan anksiyete bozukluklarının her 100 kişiden 5-6’sında görüldüğünü belirtmek gerekmektedir. Her yaştan ve her cinsiyetten kişide görülebilen yaygın kaygı bozukluğu, yaşlanmaya bağlı olarak yaşlılarda daha sık görülmektedir.
Esasen belirtmek gerekir ki yaygın anksiyetesi olan bireyler, aslında kaygı duyulacak bir durum olmadığını, abartılı, aşırı tepki gösterdiklerini bilseler bile kendilerine engel olamazlar ve kaygı duymaya devam ederler. Anksiyete bozukluğu ne demek, ne anlama gelir gibi sorularınıza cevap verdikten sonra diğer konulara da değinmek gerekmektedir.
Anksiyete Fiziksel Belirtileri
Yaygın anksiyete bozukluğu, bireylerde önlenemez ve aşırı kaygı olarak belirti göstermektedir. Bu bağlamda fiziksel ve psikolojik birçok belirtileri olan yaygın kaygı bozukluğunun belirtileri şöyledir;
- Nedeni olmayan yoğun ve aşırı kaygı, endişe anksiyete belirtileri arasında yer almaktadır.
- Yorgunluk ve halsizlik
- Uykusuzluk ve sürekli uyku isteği
- Titreme veya üşüme
- Terleme, sıcak basması
- Baş dönmesi ve mide bulantısı
Psikolojik belirtilerde şu şekilde sıralanabilir;
- Bireyler temelde kaygılanacak bir şey olmadığını bilinmesine rağmen kaygı duygusunun engellenememesi
- Kaygı duyulmasına neden olan durumlardan kaçınma, korkma
- Konsantrasyon bozukluğu ve dikkat dağınıklığı
Anksiyete Krizi Nedir?
Anksiyete bir diğer adıyla kaygı bozukluğu olarak tanımlanan psikolojik bir rahatsızlıktır. Genel olarak günlük yaşantımızda ara sıra anksiyete yaşamak son derece olağandır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki bazen zaman içerisinde karşı karşıya kaldığımız olaylardan ötürü endişelenebilir ya da gelecek ile ilgili maddi-manevi anlamda kaygılar duyabiliriz. Hayatımızda kaygı duymak her ne kadar normal olsa da, dozunda bir aşırılık mevcutsa o zaman tıbbi bir hastalıktan söz edebiliriz.
Anksiyete bozukluğu olan kişilerde, yoğun ve sürekli devamlılık gösteren bir endişe hali ve günlük hayatta rastlanılan durumlara karşı korku vardır. Bu durumlarda panik atak krizi kendisini gösterebilir. Anksiyete krizlerinde duyulan aşırı endişe, kaygı, panik durumu günlük aktivitelerin süregelmesini sekteye uğratır.
Anksiyete krizlerinin kontrol edilmesi ve yönetilmesi zor olduğu gibi, zaman öngörüsünde de bulunulamamaktadır. Anksiyete krizi belirtileri çocukluk, gençlik yıllarında başlayıp yetişkinliğe kadar devam edebilmektedir. Bazı durumlarda yetişkinlik döneminin ardından azalma eğilimindedir.
Özellikle belirtmek gerekir k anksiyete bozukluklarının kendi içinde; sosyal anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi, spesifik fobiler, genelleştirilmiş anksiyete gibi durumları mevcuttur. Bu bağlamda sadece bir değil birden fazla anksiyete krizinden bahsetmek için temel araştırmalar yapılmalıdır.
Sürekli olarak kaygı, endişe yaşayan bir kişinin sosyal hayatı sekteye uğrayabilir, ruhsal sağlığı bozulabilir ve gündelik işlerde verimsiz olabilir. Anksiyete krizlerini önlemek için uzman bir destek almak son derece mantıklı bir adım olacaktır. Anksiyete bozukluğunu yendim diyebilmek için tüm sorunların ortadan kalkması gerekmektedir.
Anksiyete Atağı
Anksiyete atağı kötü bir şey olacağından endişelendiğimiz zaman ortaya çıkan nedensiz bir korku ve tedirginlik hali olarak tanımlanabilir. Bu noktada anksiyete, bilinmeyen bir tehdide verilen duygusal bir yanıt olabilir. Anksiyete ise genelde gereksiz bir korku hali anlamına gelmektedir. Örneğin, gece yatarken bir anda hasta olacağını düşünüp korkabilirsiniz ve bu durumda kaslarınız gerilebilir ve kalp atışınız hızlanabilir. Bu tür anksiyete atakları genelde endişe durumlarında ortaya çıkmaktadır.
‘Anksiyete krizi’ ya da ‘anksiyete atağı’ genelde endişe, korku ve kaygının şiddetli olduğu durumlarda deneyimlenir. Anksiyete atağı belirtileri tetikleyiciye ve kişinin buna nasıl tepki vereceğine bağlı olarak hafif, orta veya şiddetli olabilir. Sık yaşanan anksiyete atağı fiziksel belirtiler; nefes almakta güçlük, kalp atışının hızlanması, nabzın hızlanması, terleme, sıcak basması, göğüs ağrısı, kas gerginliği, titreme, mide bulantısı, boğazda tıkanıklık hissi, ağızda kuruluk şeklinde ortaya çıkabilir. Aynı zamanda huzursuz ve gergin hissetme, kolay sinirlenme, kolay yorulma, ağlama nöbetleri de atak belirtileri arasındadır.
Anksiyete Nefes Darlığı Nasıl Geçer?
Anksiyete bağlamında nefes darlığı çekenler, daha büyük sorunların olacağını düşünmektedir. Fakat durum psikolojik olarak yaşandığı için, hastaya herhangi büyük bir sorun teşkil etmemektedir. Psikolojik olarak nefes darlığı yaşayan bireylere sorunlar veya sıkıntılar için kendini rahat hissetmesi sağlanır. Kötü düşüncelerden ve gereksiz kaygılardan ulaştırılarak, daha sakin ve huzurlu olması ana hedef olarak belirlenmektedir. Bu bağlamda danışanlar kendilerini iyi hissettirecek aktiviteler yaparak, bu durumdan daha hızlı kurtulabiliyor. Hastanın kötü düşüncelerden uzaklaştırılması, normalde dönmesinde son derece etkili bir faktör olacaktı.
Anksiyete Nasıl Yenilir?
Anksiyete, hayatımızın birçok alanını önemli ölçüde etkileyen, gerginlik, huzursuzluk, aşırı endişe gibi hem psikolojik hem fiziksel belirtilerle karakterize kronik bir psikolojik durumdur. Anksiyete krizleri belirtileri genellikle zamanla değişir ve belirtiler aylar ya da yıllardır devam edebilir. Anksiyete sorunu yaşayan bireylerin çoğu uykusuzluk, depresif ruh hali gibi durumlarla karşılaşılabilir. Bu gibi belirtiler kişinin günlük yaşamını, aile ve iş hayatını ciddi derecede etkileyebildiği için anksiyete durumunun önlenmesi oldukça önem taşımaktadır.
Panik ataklar anksiyeteden farklı olarak beklenmedik veya korkutucu bir durum tarafından tetiklenebilen veya kendiliğinden ortaya çıkan geçici yoğun anksiyete ataklarıdır. Bu bağlamda tipik olarak baş dönmesi, terleme, titreme, ellerde veya kollarda uyuşma, nefes darlığı, kalp çarpıntısı ve ölüm korkusu ile ilişkilidir.
Panik atak durumunda yaşanan belirtilerin şiddetinde ve süresinde önemli farklılıklar vardır. Kaygı ve panik ataklarının oraya çıkmasında biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir.
Anksiyete önlenmesi noktasında belirtilerin çok şiddetli olması, uzun süredir deneyimlenmesi gibi durumlarda farklı durumlardan yararlanılabilir. Belirtmek gerekir ki anksiyete belirtilerinin kalıcı olarak değişebilmesi için psikoterapi gereklidir. Anksiyetenin kalıcı olarak önlenmediği durumlarda, bireyin yaşamında dönem dönem benzer sorunlar yaşadığı görülmektedir. Sistemde çalışmalar anksiyete belirtilerinin ilaçsız, psikoterapi ile çoğu zaman geçebileceğini göstermektedir.
Anksiyete krizleri yaşayan kişiler için konuşma terapisi özellikle önem taşımaktadır. Konuşma terapisinin önemli bir parçası olan psikoeğitim, anksiyetenin bedensel belirtileri, endişeden kaygıya giden mekanizma hakkında fayda sağlamaktadır.
Anksiyetenin önlenmesinde bilişsel davranışçı terapi, en sık kullanılan ve en etkili psikoterapi yöntemlerindendir. Bu psikoterapinin amacı, kişinin düşüncelerinin duygularını ve davranışlarını nasıl etkilediğini anlamasına ve gerçekçi ve işlevsel değerlendirmeler yapabilmesine yardımcı olmaktır. Anksiyete belirtileri belirgin bir sıkıntı gösterdiği zaman ve kişinin sosyal ve mesleki işlevinde bozulmalar oluşmaya başladığı zaman uzman destek gereklidir.